Eğitim-Bir-Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Ali Musa Bina, 'Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmesine İlişkin Yönetmelik' hükümleri gereğince 2014 yılında yapılan atamaların yasal olduğunu söyledi.
Kamuoyunda ve mahkeme kararında belirtildiği gibi herhangi bir yönetici puanlaması olmadığını, bahsi geçen kişilerin yasa ile hükümet tarafından yöneticiliği üzerlerinden alınmış kişiler olduğunu söyleyen Bina, "Atama ve değerlendirmelerde Yasanın bize verdiği emir neyse onu yaptık. İzmir’de yıllardır öğretmen ve eğitim yöneticisi olarak çalışan biri olarak yeterli veya yetersiz eğitim yöneticilerini birbirinden ayırabilecek yeterliliğe sahibiz.
Bize çamur atarak küçülmeye mahkum sendikaların temsilcileri ise sendikamız üzerinden rant devşirme derdindeler. Kaldı ki bazı haber sitelerinde yazdığı gibi bir hapis cezası da söz konusu değil. Bu 10 aylık ceza 'hükmün açıklanmasının geri bırakılması' cezasıdır. 5 yıl boyunca suç işlenmemesi durumunda ceza ortadan kalkacaktır. Dolayısıyla şu an verilmiş bir ceza yok. Biz yine de kararın hukuka aykırı olduğunu düşünüyoruz ve itirazımızı da üst mahkemeye yaptık" dedi.
Bina, şunları kaydetti;
"Konak İlçe Milli Eğitim Müdürü olduğumuz dönemde YASA ile YÖNETİCİLİK GÖREVLERİ ÜZERLERİNDEN ALINMIŞ kişileri Bakanlığımız tekrar yönetici olabilirler mi ile alakalı bir değerlendirme görevi vermiştir. Bu değerlendirmeyi 7 birbirinden bağımsız kişi yapmıştır. İlçe Milli Eğitim Müdürü olarak benim dışımda 2 şube müdürü, okul aile birliği yöneticisi veli, okul öğrenci temsilcisi, okulda görev yapan genç ve değerlendirme için öğretmenlerce seçilmiş 2 öğretmen olmak üzere 7 ayrı değerlendirici. Değerlendirmede puanlama yok, sorulara evet ya da hayır diye cevaplama var. Sonuç itibariyle bu değerlendirmede 7 kişiden hiçbiri tek başına belirleyici değil ve 1 kişi ne başarılı ne de başarısız olmasını sağlayacak güce sahip değil.
İzmir’de yıllardır sendikacı, öğretmen ve eğitim yöneticisi olarak çalışan biri olarak yeterli veya yetersiz eğitim yöneticilerini birbirinden ayırabilecek yeterliliğe sahibiz. Ve adı geçen şahısları ben de iyi tanırım, onlar da beni iyi tanır, iddia edildiği gibi bilmeden değerlendirme de söz konusu değildir. Yine adı geçenlerden biri dava aşamasında kendi isteğiyle davasından vazgeçmiştir. Ve işin garip tarafı bu kişiler yaş haddinden zaruri emekli edildiler. Bırak yönetici olmayı öğretmen olarak bile çalışma hakları bulunmamakta. Ama maalesef ki hayatlarını ülkeye hizmete adadıklarını söyleyenler, devlet tarafından o makama getirilirken hakları olup olmadığını düşünmezken, yine devlet tarafından yeter denildiğinde itiraz etmekte ve hatta buradan siyasi rant devşirmeye çalışmaktalar ki bu da onların amacını göstermektedir.
Geçmişte benim ve mensup olduğumuz sendikanın üyelerine her türlü baskı ve ayrımcılığı reva görenler, bugün bizi eleştiriyor. Biz ilçe Müdürü olduğumuz dönemde, bakanlığımızın bize emrettiği işleri ehliyet ve liyakati öne çıkararak değerlendirmelerde bulunduk. Biz o dönemde de doğru bildiğimizi yaptık şimdi de doğru bildiğimizi yapıyoruz. Ve şimdi geriye dönüp baktığımda verdiğimiz karalarda ne denli isabetli olduğumuzu görüyoruz.
Çamurla büyüyemezler
Ancak alanda giderek küçülen ve bu sene de mutabakat sürecinde kan kaybeden söz konusu sendikalar ve onların tetikçileri, güçlenerek üye sayısını artıran ve yetkiyi yıllardır elinde bulunduran sendikamıza karşı çirkin karalamalara imza atıyor. Adı geçen sendikanın hazımsızlığının kaynağını dolayısıyla çok iyi anlıyoruz. Sürekli küçülen bir sendikanın temsilcisi, maalesef bize çamur atarak büyüyeceğini zannediyor. Hakkı da, hukuku da, adaleti de sizden öğrenecek kadar aciz değiliz. Asıl yazık olan sizin gibi küçük insanların o makamları işgal etmesidir. Ona buna çamur atma peşinde dolaşacağınıza aklınız ve gücünüz yetiyorsa hizmet üretin, devlete destek olun, millet bilincini hatırlayın vesselam.
3600 ek gösterge hayırlı olsun
Bizim işimiz, çalışanların özlük haklarını korumak ve geliştirmektir. Şimdilerde bir kazanımımızın daha Cumhurbaşkanının bir seçim vaadi olarak seçim manifestosundan açıklanması, rakiplerimizi çıldırtmışa benziyor ki, şahsımıza ve sendikamıza dil uzatma cüreti gösteriyorlar. Evet, sendikacılık tarihine altın harflerle yazılacak bir kazanıma daha imza atıyoruz. Öğretmenlere, hemşirelere, din görevlilerine yönelik 3600 ek gösterge talebimiz kazanıma dönüşmek üzere.
Bu süreçte adı geçen, bize laf söyleyen sendikalar şu kazanım süreçlerinde sadece seyirci konumundalar. Biz ise hizmet üretiyor ve kamu çalışanlarını refaha ulaştırmaya devam ediyoruz. Bize karşı asılsız ithamlarının arkasında bu yatmaktadır. Ancak eğitim çalışanları sapla samanı ayırt edebilmekte, bu kişilere prim vermemektedir. Eğitim çalışanlarının teveccühü ve tercihine sahip olmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz."