Başkanımız Ali Musa Bina, ortaöğretim kurumlarına yerleştirme kapsamında ortaokulların 8’inci sınıfını başarıyla tamamlayan öğrencilerin yerleştirme işlemlerine dair bir açıklama yaptı.
Bina, LGS (Liselere Giriş Sınavı) ile birlikte lise yerleştirmelerinin vahim sonuçlar oluşturduğunu, bundan sonra da oluşturmaya devam edeceğini belirtti. Sınavla birlikte 91 bin öğrencinin okullara yerleştirilemediğini vurgulayan Bina, "Bir yıl boyunca tartıştığımız yeni sistemin öngörülen hedeflerden çok farklı sonuçlar doğurduğunu görüyoruz. Puan sistemiyle yerleştirmede geçmiş yıllarda olduğu gibi bir sorunla karşılaşmadık. Ancak sistemin temelini oluşturan adrese dayalı kayıt sisteminde tam bir belirsizlik yaşanmakta. Okulların adres bölgesinde yaşayan pek çok öğrenci açıkta kalmış durumda. Türkiye genelinde 91 bin öğrencinin hiçbir okula yerleşemediği ve çok sayıda öğrencinin de tercih dışı okullara yerleştiği iddia edilmektedir. Yeni sistem öğrencilere ve velilere doğru anlatılamadığında, Anadolu liselerine yoğun bir talep gerçekleşmiştir. Bu da büyük şehirlerde birçok okulun ikili eğitim riski ile karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Bakanlığımızın 2019’da Türkiye'deki bütün okullarda tekli eğitime geçme iddiasına rağmen.." dedi.
En önemli dönüşüm meslek liselerinde olmalıydı
Açıklamalarını sürdürün Bina, şunları kaydetti;
"Oysa bu sistemde en fazla yüzde 10'luk dilimine giren öğrencilerin sınavla girilen okullara gitmesi planlanmıştır. Bununla da akademik eğitim verecek liselerin oranının düşürülmesi hedeflenmiştir. O zaman sistemde yapılması gereken en önemli dönüşüm meslek liselerinde olmalıydı. Yani meslek liselerinin çoğaltılması ve kalitesinin arttırılması gerekiyordu. Veliler, bu haliyle de meslek liselerine, çocuklarını göndermek istemiyor. Eğitim sistemimizde yapılması gereken en önemli dönüşümün meslek liselerinde olması gerektiğini düşünüyoruz. Bir taraftan meslek lisesi memleket meselesidir diyoruz, ama meslek liselerinin dönüşümü konusunda herhangi bir adım atmıyoruz. İddia ediyoruz ki, meslek lisesi mesleki çözülmeden, yeni sistemde bir arpa boyu yol alamayız.
Yeni sisteme geçişte pek çok okul dönüştürülmüştür. Bu sebeple de meslekî eğitim büyük darbe almıştır. Hem meslek lisesi sayısı azalmış hem de meslek lisesine gitmesi gereken çok sayıda öğrenci Anadolu liselerine yerleşmiştir. Ancak Bu öğrencilerimizin birinci dönemin sonunda karne notlarında başarısızlık nedeniyle tekrar meslek liselerinin yolunu tutması çok olası gözükmektedir. Meslek liselerinde 342 bin civarında kontenjan açık kalmıştır. Sistemde hiçbir okula yerleşemeyip açıkta kalan 91 bin öğrenci, meslek liselerine yerleşse bile buralarda 250 bin kontenjan boş kalacaktır.
Öğrenciler istedikleri okullara gidemedi
Yeni sistemdeki Karmaşık ve anlaşılamayan kriterler nedeniyle, çok yüksek puanla kayıt alanındaki okullara yerleşemeyen çok sayıda öğrenci bulunmaktadır. Meslek liseleri ve imam hatipler boş kalmıştır, nakiller yoluyla dolması da mümkün görünmemektedir. Okulların boş kalması nedeniyle de bu okul türlerinde ciddî sayıda öğretmen, norm fazlası durumuna düşecektir. Düşük puanlı öğrencilerin en iyi Anadolu liselerine yerleşmeleri, ilk bakışta velilerimizin ve öğrencilerimizin hoşuna gitse de kısa zamanda açı gerçekle yüzleşilecektir. Bu çocuklarımız, sınıfta kalma problemiyle karşı karşıya kalacaktır. Bakanlığın söylediği ile fiiliyatta gerçekleşen farklı olmuş, öğrenciler istediği okula gidememiş, ciddî oranda öğrenci yakınındaki okula yerleşememiştir. Esas fırtınanın dördüncü nakillerden sonra kopacağını düşünüyoruz. Zira nakillerden medet umanların da istediği okullara yerleşmeleri pek mümkün gözükmemektedir.
Bakanlık hızla adım atmalıdır
Yukarıda sıraladığımız sebeplerden dolayı sistem, eğitim tarihimizde en kısa süreli uygulanan bir sistem olmaya adaydır. Eğitimi bütüncül bir şekilde ele alamayan bürokratlar nedeniyle sorunlar giderek büyümekte ve milletin çocuklarına yazık olmaktadır. Bakanlık belirsizlik içeren ya da öğrenciler ve kamuoyunda soru işareti uyandıran hususlarda hızla adım atmalıdır. Öğrencilerimizin geleceği açısından çok önemli olan bu kritik günlerde en küçük riskin dahi belirsizliğe terk edilmemesi yerinde olacaktır. Bu süreçler planlanırken, başta eğitimciler olmak üzere, ilgili tarafların da görüşlerine muhakkak başvurulmalıdır. Bundan sonra yapılması gereken, sistemin daha nitelikli bir şekilde yürütülebilmesi için bakanlığın paydaşların görüşlerini dikkate alması ve eğitimin günü bir birlik politikalardan arındırılmasıdır."