Memur-Sen İl Başkanlığımızın İzmir Kız Lisesinde düzenlediği teşkilat toplantısına Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet GÜNDOĞDU, Memur-Sen Konfederasyonumuza bağlı sendikaların İzmir İl başkanları ve yönetim kurulu üyeleri, ilçe başkanları ile iş yeri temsilcileri katıldı.
SENDİKACILIK ANLAYIŞIMIZ
Konuşmasına Sendikayı ne için kurduk cevabını bilirsek yolculuğumuzu daha iyi anlarız diye başlayan GÜNDOĞDU, Biz yola vesayeti ifşa, medeniyet değerlerimizi inşa etmek için çıktık dedi ve şunları söyledi: Biz insan merkezli, hak merkezli sendikal anlayışa sahibiz. Bu anlayış, ekmek ve demokrasi ilişkisinden ekmeğin büyümesinin demokrasinin gelişmesine paralel olduğu gerçeğinin örgütlülük bilinciyle hayata geçirilmesinin adıdır. Bu, dünyalı sendikacılık yapmanın adıdır." dedi. 1960 yılından bu yana her 10 yılda bir darbe yapan faşist oligarşinin temsilcilerine karşı toplum olarak ortak duruş sergileyebilseydik diyen GÜNDOĞDU, darbeciler bu kadar rahat darbe yapamazlardı diye belirtti. GÜNDOĞDU, 12 Eylülde solcular dayak yerken, diğerleri suskun kaldı. 28 Şubatta dindara muhafazakâra dayak atılıyorken bu seferde diğerleri suskun kaldılar. Öyleyse sendikacılık insan olmakla başlıyor. Biz bütün hizmet kollarımızla Hz. Mevlana’nın pergel metaforunda olduğu gibi bütün değerlere önem veriyoruz. Her iki ayağının doğru hareket etmesi doğru yerde olması ve doğru işler yapması bizim sendikacılık anlayışımızdır dedi. Doğru yerde olanlar kol kola girip ülke adına tavır takınıp üretim yapmaları için biz sendikamızı kurduk dedi.
İNSAN OLMAKLA ALAKALI
Elbette medeniyet değerlerinden bahsetmişken ister istemez bir medeniyet farklılığıyla yüzleşiyoruz diyen GÜNDOĞDU, Küreselleşen dünyanın sorunlarına karşı ‘bana ne küreselleşmeden, ben küreselleşmeye karşıyım’ deme hakkının olmadığını vurguladı. GÜNDOĞDU, Çok değil 20 yıl öncenin sloganı Kahrolsun Amerika, kahrolsun Rusya küreselleşmeye karşıyım demekle küreselleşmeye karşı olunmuyor. O Zaman sen karşı olsan da olmasan da bir küreselleşme var. Ama bir tarafta küresel barışı oluşturma da küresel insan haklarını geliştirme de küresel çözümün lokomotifi olmak, hiç değilse paydaşı olmak için kenetlenme ve bir araya gelme mecburiyeti ve gayreti olmalıdır. Bunun için, bizi biz yapan değerleri çok iyi bilmek, yani konuya insani bakmak gerekir. Evrensel ahlakı önemsemek, insan odaklı sendikacılıktır. Hz. Ali efendimizin medeniyet değerlerimize çizdiği yolu bir cümlesinde çok net olarak görüyoruz: ‘İnsanlar ya senin dinde kardeşin ya da hilkatte eşindir.’ Öyleyse insan olarak insanlık ahlakını bezenmiş-kuşanmış olanlarla dini, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun bir paydaşlığımız vardır. İşte bu konuda ABD’li Rachel’in Gazzeli çocuklara sahip çıkmak için İsrail tanklarının altında kalmayı göze alan bir Hıristiyan olarak hayatını feda etmesi gibi. Erdemlilik anlayışının bu genç Hristiyan kızda tezahürüdür. Onun için görmezlikten gelemeyiz. Mavi Marmara savunması için gözlemci olarak İstanbul’a geldiğimde İspanyol bir aktivistin Mavi Marmara’da nasıl tutuklanıp zincirlere vurulduğunu ve zindanlara atıldığını, ardından İsrailli bir hâkimin, ‘Ne işiniz vardı burada’ dediğini anlatırken hâkime biz uluslararası sularda Gazze’ye yardım götürüyorduk. Asıl sizin orada ne işiniz vardı’ sorusunu soran bu evrensel ahlak, onun dininin Hıristiyanlık olmasını ya da başka bir dinden olmasını eleştirmeyi gerektirmiyor. İnsan olmakla alakalı dedi.
2 dünyalı yaşamı anlatan GÜNDOĞDU, bu dünya da ekmeğin, özgürlüğün ve mücadelenin hakkının vererek her türlü darbeye ve darbeciye karşı olmak demokrasiyi yeşertmek için mücadele etmek bunları yaparken de insan olmak insana hizmet etmek. Öbür dünyaya bonus biriktirmek. İşte iki dünyalı olmak budur. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın devri bitti. 75 milyon insan için, geleceği için uyanmak, direnmek gerekiyor. Sendikacılığımızın temeli de budur dedi.
BİRARAYA GELMEK MECBURİYETİNDEYİZ
Ama bunun yanında bizim bir de ümmet sorumluluğumuz var diye belirten GÜNDOĞDU, Aynı inanca mensup kişiler kategorize edilerek derin devlet eliyle ötekileştirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin milletin devleti olmaktan uzaklaştırıldığı her süreçte ya aleviler ya başörtülüler ya Kürtler ya dindarlar öteki olmuştur. Bunlar hiç beriki olamamıştır. Ama bugün Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen ailesi olarak biz ötekileri ve berikileri bir arada tutma; aynı değerlere, kitaba, Allah’a, peygambere inananların, birbirleri arasına sokulan nifaklara prim vermeden kucaklama mecburiyetinin olduğunu, hem ülkemizdeki sorunların çözümünde hem de dünya mazlumlarının sözcülüğünde idrak etmek ve bir araya gelmek zorundayız. Diğer sendikaların, Ömer Dinçer’in gidişine kurban kestiğini belirten GÜNDOĞDU, “Ancak inanmayın, çok üzüldüler. Bir cemaatimizin sendika kurma kararına çok sevindiler, kapatma kararına ise çok üzüldüler. Abdülhamit Han’ın taktiği ile söylüyorum. Onların üzüntüleri bizim bayramımız; bizim bayramımız ise onların yasıdır. Biz giden kardeşlerimize üzüldüğümüz gibi, gelenler içinse seviniyoruz. Dedi.
BİZ TEKLİF SENDİKACILIĞI YAPIYORUZ
Türkiye’de yapılan sendikacılık anlayışından bahseden GÜNDOĞDU, “Bizim yaptığımız, teklif sendikacılığıdır. Bu, gerektiğinde tepkiyi de beraberinde getirir. Amacımız üzüm yemek, bağcı ile bir işimiz yok. Bunun adı, yanlışı kim yaparsa yapsın karşısında olmak, doğruyu kim yaparsa yapsın onu desteklemektir. Sendikacılığımız, millet adına, gelecek adına, değerler adına, mazlumlar adına sözcülük yapma sendikacılığıdır. Teklif sendikacılığını, gerektiğinde tenkit sendikacılığıyla birlikte elbette önemsiyorum. Sendikacılığı tehdit sendikacılığına dönüştürenlerin geçmişine bakın, kuruluşları kendilerine ait değildir. Toplu görüşmeler sürecinde bir defa olsun iş bırakma eylemleri yoktur. Kendinden olan iktidar koalisyonu ortağına zaten ses çıkaramamışlardır. Bugün seslerini çıkarmaları da belli alanlara yöneliktir. Bir siyasi partinin ya da illegal yapılanmaların belirlediği yapılar ayakta duramaz. Eğitim-bir-Sen, teklifi önemser ama hak edenlere de en şiddetli tepkiyi gösterir. İşyeri temsilcisinden genel başkanına kadar her bir kademeyi delegeleri belirler, hiçbir siyasi parti buna müdahale edemez. Dedi.
Medeniyet değerleriyle sendikacılık yapmak, ben merkezli değil biz merkezlidir. Biz kamu çalışanlarının hem ekmeğinin büyümesini hem de özgürlüklerinin genişlemesini esas alarak sendikacılık yapıyoruz" ifadelerini kullanan GÜNDOĞDU, 1 Ağustos tarihinde yapılacak olan toplu sözleşmede, başta 4/C kadrosuyla çalışan kamu görevlileri olmak üzere kalan sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi, ek ödeme, eğitim öğretim tazminatı ve yüzdelik zamlar gibi konuları da çözüme kavuşturacaklarını açıkladı. Diğer memur konfederasyonları tarafından, milli güvenlik dersi, andımız ve karma eğitim mecburiyetinin kaldırılması, din eğitiminin verilmesi gibi konularda öneride bulundukları için eleştirildiklerini dile getiren GÜNDOĞDU, "Devlet dairelerinde ve okullarda isteyenler için namaz kılma yerleri mescitler de istiyoruz. Bunu da Memur-Sen'i anlatan kitaba ekleyin" dedi.
KARMA EĞİTİM TEKRAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR
Konuşmasında karma eğitim konusuna da değinen Ahmet GÜNDOĞDU, “Bu konu, ideolojik perspektif yerine, insan hakları, inanç, kültür ve pedagoji gibi değerler ve disiplinler açısından ele alınmalıdır. İsteyen velinin çocuğunu ayrı okullarda okutabilmesine imkân verilmelidir. Geçmişte çok başarılı olmuş kız ve erkek okullarımız yeniden topluma kazandırılmalı ve veliler, çocuğuna nasıl bir eğitim aldıracağına kendisi hiçbir baskıya maruz kalmadan, özgürce karar verebilmelidir” şeklinde konuştu.
MİLLETVEKİLLİĞİ YERİNE İNANCINI TERCİH ETMİŞTİR
Başörtüsü sorunu hakkında da görüş bildiren GÜNDOĞDU, "3 kadın birisi Merve KAVAKÇI, birisi Nazlı ILICAK, diğeri ise Nesrin ÜNAL . Nazlı ILICAK başını örtmeyen, örtmesi gerektiğine düşünmeyen demokrasiye inanan bilinçli bir kadın. Kimse Nazlı ILICAK'A neden başını örtmüyorsun? diyemez. Bu saygısızlıktır. Nazlı ILICAK Türkiye'ye örnektir. Neden, başını örtmediği halde başını örtenlere saygı gösterdiği için. Merve KAVAKÇI bu milletin inançlarıyla yetişmiş inançlı olduğu için örtünen bir kadın milletvekili. Merve KAVAKÇI erkek olsaydı yetişmiş olduğu inancıyla meclise girmesinde bir engel var mıydı? Yoktu. cinsiyet ayrımı yapıldığı için bu tablo ortaya çıkmıştır. İnancından taviz vermektense milletvekilliğini istemiyorum demiştir. Diğer kadın Nesrin ÜNAL, milletvekili oldu mecliste başını açtı. dışarıda örtündü en vahim durum ve esas sorun budur" dedi.
ŞENOCAK: MEMUR-SEN GÜÇLÜ OLURSA MİLLET İRADESİDE GÜÇLÜ OLUR
Teşkilat buluşması toplantımızın açılış konuşmasını yapan Memur-Sen İzmir İl Başkanı Abdürrahim ŞENOCAK, “Sendikaların olmadığı bir iklimde emeğinizin karşılığını almanız mümkün değildir. Biz 10- 12 yıldır, İzmir de birçok etkinliklere ve sosyal çalışmalara imza attık. STK’ların da insanlar gibi kimliği oluğunu anlatan ŞENOCAK, “Memur-Sen kimliğine sahip olan bireyler olarak bu kimliği İzmir de en üst seviye taşımak durumundayız. O nedenle de iş yeri temsilcisinden, ilçe başkanına kadar herkes ne yapabiliriz düşünmeli sadece bir üye mensubiyeti bilinciyle hareket etmemelidir. Hepinize ağır yükler düşüyor.” dedi. Diğer yandan İzmir’in sosyolojik yapısı nedeniyle zor bir alanda kamu hizmeti veriyoruz diyen ŞENOCAK, muhatabı ikna etme de ortaya koyacağımız onlarca yüzlerce sosyal kanıtımız var. Somut sendikal mücadelemiz var. Memur-Sen iyi anlatmamız gerekiyor. Bize olan önyargıyı kırmalıyız toplu sözleşmeden, sicil affına, disiplin kurulundaki temsilci tayinine ve diğer haklara kadar sendikal çalışmalarımız var bunları çok iyi ifade etmeliyiz." dedi.
Diğer bir husus ise konumlandırdıkları yer itibariyle iktidara yakın olarak tanımlandıklarını anlatan ŞENOCAK, gittiğimiz kurumlarda bizi iktidar temsilcisi gibi karşılıyorlar gündem de o gün ne varsa sorumlusu olarak bizi gösteriyorlar. Yani çalışanın sorunu değil de Türkiye'nin gündemi, sorunu ile ilgili muhatap kalıyoruz. Türkiye'nin her konusunda sorumluyuz. Zaten bizim misyonumuz budur. Çalışanların özlük haklarıyla ilgili öteden beri duruşumuzu ortaya koyduk. Koymaya devam ediyoruz. Dedi.
Sayısal üstünlüğü neden istiyoruz. Sosyal taraf olarak masa da oturmak istiyorsak elimizin güçlü olması ve sözümüzün dinlenmesini istiyorsak bu çoğunluğu mutlaka elde etmeliyiz diyen ŞENOCAK, Çünkü Memur-Sen güçlü olursa millet iradesi de güçlü olur. Dolayısıyla daha iyi şartlarda ve keyfilikten uzak çalışırsınız " dedi.